Çakşır Parası
Beşbin yıllık Türk Tarihinde ,altıyüz yıl yaşamış bir Türk Devleti olan Osmanlının , gelecek nesiller açısından da, geleceğin tarihi açısından da önemini bilmek gerek..
Beşbin yıllık Türk Tarihinde ,altıyüz yıl yaşamış bir Türk Devleti olan Osmanlının , gelecek nesiller açısından da, geleceğin tarihi açısından da önemini bilmek gerek..
İnkar, bir yere götürmüyor..
İnkar, sövgü, suçlama, karalama, tarihin sayfalarında yerini alsa da bu koca çınarın cihana nam salma gerçeğini asla silemiyor.. Silemeyecek de..
Güneş göz kapamak, akşamın olduğu anlamına gelmiyor..
İhanetin, beceriksizliğin,yıllar yılı bir arpa boyu yol alamayışın nedenlerini Dünya Tarihinde eşi , benzeri olmayan bir devlete bağlamaya çalışmak, bilgisizliğin, ön yargının ve körü körüne, bağnaz bir düşmanlığın ve hatta deve kuşu gibi başı kuma gömmenin ifadesi..
Siz reddi miras etseniz bile tarih, geçmişi solumaya devam ediyor..
Siz evlat katilleri deseniz bile, dağlar taşlar , esen rüzgar hala onların destanını anlatıyor..Geçmişin izlerini taşıyan ne görüyorsanız hala onları söylüyor..
Asla olamayacağımız onları..
“ Çakşır Bedeli “ diye bir şey duydunuz mu bilmiyorum..Yani don bedeli. Don parası.Daha da açıkçası erkeklerin giydiği alt, iç çamaşır parası..
Osmanlının batılı elçilere ödediği bir miktar altın..
Avrupanın, verilmemesi durumunda müthiş vergi ödemeye razı oldukları bir para bu..
Batılı elçilerin, devlet adamların onurlarını , itibarlarını beş paralık eden, onları Osmanlı Sarayında başlarını yere eğdiren manevi bir işkence..
Dünya Tarihinde bir başka örneği yok bunun..Azametin, gururun, asaletin, şerefin ve haysiyetin, itibarın ve yüce bir Devlet oluşun inanılmaz örneği..
.
.
Hemen anlatalım ;
Hemen anlatalım ;
.
Özellikle Kanuni döneminde Batıdan gelen devlet adamları, elçiler padişah ile görüşebilmek için tam bir ay süren özel bir kampa alınıyorlar. Eğitiliyorlar..
Özellikle Kanuni döneminde Batıdan gelen devlet adamları, elçiler padişah ile görüşebilmek için tam bir ay süren özel bir kampa alınıyorlar. Eğitiliyorlar..
Padişahın karşısında nasıl hareket edilmesi, nasıl konuşulması, ne ve nasıl giyinilmesi gibi konularda bilgiler veriliyor kendilerine..Basbayağı tatbikat bile yaptırılıyor..
Eğitim sonunda ancak padişah ile görüşme imkanı bulabiliyorlar..
Kolay mı öyle Koskoca Osmanlı Devletinin Padişahı ile görüşmek ? Kolay mı öyle Padişahın huzuruna çıkmak, onun tarafından kabul edilmek, onunla yüz yüze konuşmak ?
Günlerden bir gün Bir Fransız elçisi huzura çıkmak için geliyor İstanbul’a..
Kampa alınıyor günlerce..Gerekli her şey öğretiliyor..Sonunda Kanuni’ye kralının mektubunu, dileklerini artık ne için gelmişse onları iletmek için huzura kabul ediliyor..
Görüşme başlıyor. Sanırım elçinin koca padişah karşısında nasıl yaprak gibi titrediğini, dilinin dolaştığını, renkten renge girdiğini tahmin etmek o kadar zor değil.
Öyle ya ! bir fermanıyla ülkelerin dize geldiği, kralların el aman dilediği bir koca padişahın karşısında sıradan bir elçinin sözü olur mu ?
Görüşme bitiminde , elçiye çekilmesi için işaret edildiği , emir verildiği halde , elçi bir türlü kalkamıyor yerinden..Adeta çivilenmiş gibi oturuyor ve titriyor.
Padişahın emriyle bunun nedeni araştırılıyor..
Çıkan sonuç, Osmanlı Devletinin batı karşısında ne kadar büyük olduğunu göstermesi açısından bugün bile küçük bir fotoğrafı sayılmalı..
Fransız elçisi yerinden kalkamıyor, çünkü bu büyük ve tek Dünya devi Devletin padişahının karşısında heyecandan, korkudan, padişahın azametinden çakşırını kirletiyor.
Bİr başka ifadeyle altını ıslatıyor..
İşte o tarihten itibaren uzun yıllar süren bir uygulama ile padişah ile görüşen elçilere, görüşme sonunda “ ÇAKŞIR BEDELİ “ adı altında bir miktar para ödeniyor..
Şimdiki Avrupanın atalarını küçük düşüren bu uygulama çok uzun yıllar yılı sonrasında ve kralların yalvarıp yakarmaları , ağlayıp sızlamaları sonucunda kaldırılıyor..
Kadere bakın ki asırlar sonra , Osmanlı mirası ,Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet adamlarının ABD veya Avrupa ülkelerine olan gezileri öylesine ballandırılarak anlatılıyor, o ülke devlet başkanları ile görüşmeleri öylesine abartılıyor ki, bunun adeta bir lütuf, bir onur olduğunu sanıyorsunuz..
Nerden nereye..
Umarım ecdadın kemikleri sızlamıyordur şimdi..
http://www.hikayeler.net/yazilar/47542/caksir-bedeli-diye-bir-sey/
Yazara teşekkürlerimizle .....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder