Snelman bir Avrupa yolculuğunda yaşadığı olayı anlatırdı. Berlin'de meşhur bir Avusturyalı yazarla tanışmış. Bu yazar, ırk yönünden halis bir Slav olduğu halde eserlerini Almanca yazarmış. O zamana kadar yazdığı sayısız gazete makaleleri ve broşürlerle, Avusturyalı Almanların Galiçya'daki Lehlilere, Moravya'daki Çeklere ve Slovaklara,Voyvodina'daki Sırplara ve Hırvatlara hakim olmakta haklı olduklarını kanıtlamaya çalışmış. Bu dönme kişi yazılarında:
" Slav ırkı yumuşak bir ırktır; kadın ırkıdır. Bu ırkın mensupları, hülya kurucudur, fakat hayalci şair gibi değildir. Yaradılıştan tembeldir. Uzun zaman esir yaşadıkları için iş yapmayı sevmezler. Yaramazlardan oluşmuş bir millettir bunlar (...) medeni Avrupalıyı nefret ettiren bir sefillik ve tembellik içinde yaşamayı tercih ederler (...) vicdansız, yalancı, rüşvetçi, açgözlü, kurnaz ve hilecidirler (...) Slavlara, akıllı ve sert Alman terbiyesi gereklidir (...) "
Oldukça zengin olan bu dönme yazar, parlak bir eğitim görmüştü. Belli başlı Avrupa dillerini bilirdi. Yazıları hafif, çekici ve nükteli idi. Yazılarının arasına çeşitli milletlerin, değişik yüzyıllarda yaşamış filozofların, tarihçilerin, edebiyatçıların eserlerinden yaptığı alıntıları sıkıştırırdı. Ve yazılarının karşılığında Avusturya hükümetinden bolparalar alırdı.
Aslında bu dönek yazar, yaratılış bakımından kötü değildi. Sadece zevk ve eğlenceye düşkün, kadınları ve kumarı seven bir ahlaksızdı. Böyle bir hayat için ise çok para gerekliydi.
(...) gördüğü eğitim ve sahip olduğu yeteneklerle namusunu koruyarak para kazanabilirdi. Fakar böyle bir hayat içinruhun alevlenmesi gerekirdi. Bunun için de düşünce güzelliği ve ahlak temizliği lazımdı. Kısacası bir ülküye sahip olmak gerekirdi.
Bunların hepsi, dönek yazara yabancı şeylerdi (...)
Metternich, bu eski saray tilkisi, Avrupalı bakan kıyafetinde olan bu Bizans uşağı, özel yetenek ve servet toplama politikası güderek, bile bile ve bir plan çerçevesinde, bütün Avrupa milletlerinin ahlakını bozmuştur. İnsanları kendine çekmek için Metternich'in bildiği tek yol rüşvetti. Ayrıca rüşvet sekreterleri ve rüşvet uzmanları da vardı. Bunlar, kimin ne ile satın alınabileceğini araştırırdı.
Meternich zamanında rüşvet almak, hafif ve kolay kazançlar peşinde dolaşmak, adeta bir din olmuştu. Toplumiçinde ahlaki oksijen kalmamıştı. Aydınların önemli bir kısmı bile, Metternich politikasının karbon monoksitiylezehirlenmişti. Aslında gözü yükseklerde olan gençlik bile alçalmıştı. Gençliğin büyük ülküleri, yol göstericileriyoktu. Gençler, düşünceye ve bir prensibe sahip olmadan yetişiyordu.
İşte bu dönek yazarda böyle boğucu bir havada yetişmiş, ahlak duygusunu hemen hemen kaybetmişti. O bir ülküye sahip olmayı gülünç ve yapmacık buluyor, ciddiye almıyordu. Schiller gibi güzellik ve doğruluk arayanların aklınaşaşardı (...) Almanların hatırı için Slavlara hücum etmekten sanki zevk alıyordu.
Kendini suçlayanlara: " Ben güzel yazıyorum. Almanlar da bana iyi para veriyor " derdi.
Yani yaptığı işin etik olduğuna inanıyordu.
Kendisine itiraz eden Slav milliyetçilerine:
" Benden ne istiyorsunuz? Siz, Floransa ile Venedik'te iki İtalyan heykelcinin, Donatello ile Verroshio'nun yaptığıheykelleri görmediniz mi?
Floransa ve Venedik şehirleri, bu heykelleri, paralı askerlerin ücretli komutanları için dikmiştir. Bu şehirler, komutanlara iyi ücret verdiklerinden, onlarda efendilerine karşı görevlerini yapmışlardı. Eğer Milano, Cenova, Piza,Verone ve Roma şehirleri, bu komutanlara daha fazla ücret ödemiş olsaydı, o zaman onların hizmetine girer ve Venedik ve Floransa için yaptıkları gibi kahramanca çarpışırlardı.
İşte ben de edebiyat alanında bunu yapıyorum. Bana, Almanların verdiğinden fazla bir kazanç sağlayın, sizin için uğraşayım. Bunu yapmazsınız. Yapmak istemezsiniz. Benim vuruşlarıma dayanın ve kendinizi savunun. Ben, kuvvetli düşmanlarla savaşmasını severim "
diyordu (...) [s.109-112].
( Snelman bu yazarla konuşmuş. Sonra ne mi olmuş? Onu da 113. sayfadan kendiniz okuyun )
(Devamla...)
(...) Milyonlarca insan, maddeten ve manen çürüyor ama hiç kimse bu kokuşmayı hissetmiyor. Herkesin koku almaduygusu bozulmuş ya da herkes artık bu kötü kokuya alışmış da bunu normal sanıyor (...) [s.114].
" Beyler! Ne zamana kadar bu saklambaç oyununa devam edeceksiniz? Sürekli vatanseverlikten, millet sevgisinden,medeniyete hizmetten söz edersiniz. Ama millet için, vatan için, medeniyet için ne yapıyorsunuz? Bazıları milyonlarıçalarak sevgili vatanımızı soyuyor. Bazıları da dairelerde, matbaalarda, okullarda, üniversitelerde memurluk yapıyor. Diğer tarafta ise milyonlarca kişi çürüyor, yozlaşıyor, sarhoşluk ediyor, neticede milletimizin temelleriçürüyor.
Henüz vakit varken, ülkeyi ve halkımızı kurtarın! (...) "
(...)
" Devlet büyük bir ailedir. Onun bireyleri, sizin kardeşlerinizdir. Aşağı tabakanın hataları, biraz da yukarı tabakanın ihmalinden kaynaklanmaktadır. " [s.120-121].
[PETROV, Grigory (Spridonoviç). Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Yay.Haz. İsmail Eren, Antik Dünya Klasikleri, Lacivert Yay., İstanbul, 2008].
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder