Soğuk savaşın durağan ve/veya görünmez gelişmeleri yerine, soğuk savaş sonrasının ölüm ve ateş içeren sıcak ve kanlı gelişmeleri çok fazla görünür şekilde gerçekleşmekte olmasına rağmen sözkonusu gelişmelerin ne anlama geldiğini anlamak ise bu gelişmeleri gözlemlemek kadar kolay olmamaktadır.
Belkide doğası gereği mümkün de değildir .
Zira gelişmelerin planlayıcılarının "metaryelist dünya için" yani madden düşünürsek "quantum fiziğinden" ve "Hegel felsefesinden" etkilenmiş olduklarını veya "mistizmden" bahsedeceksek "Kabbala ve Talmuttan" feyz aldıklarını düşünmek gerekir.
Bu sorunun cevabı ise bir sorudur .
Dünyada bulunan büyük ekonomik güce sahip şirketlerin sahibi veya sahipleri kimdir, kimlerdir ?
Normal bir cevap halka açık şirketlerin sahipleri dünya halkları ve halka açık olmayanların sahipleri ise sözkonusu şirketin sermeyadarlardır olabilir.
Ancak bu cevap doğru değildir yada en azından çok büyük bir eksiklik içerir.
Çünkü bu şirketlerin sahipleri bir kaç aileden ibarettir. Ve bu çok çok zengin ,ülke ekonomilerinden büyük mali yapıları olan şirketlerin sahibi aileler bir birleri ile de iletişimsiz değildir.
Hatta hepsi inançsal olarak var olan birlikteliklerini kurdukları çatı örgütleri ile pekiştirmişlerdir.Yani çıkarlarını ve imanlarının gereğini birlikte yerine getirmektedirler.
Bu doğru ise bu aileler pek çok ülkede faaliyet gösteren onlarca hatta yüzlerce dev şirkeleri ile kontrol ettikleri ekonomik çıkarlarını nasıl koruyacaklardır.
Bunun cevabı da mevcut hukuk sistemine güvenerek şeklinde verilebilecekse de , hiç kimse trilyonlaraca dolarlık bir serveti ve bu servetin sağladığı gücü (üstelik o yasaları çıkaracak ve uygulayacakl olan bireylerin oluşturduğu toplulukları sömürerek elde edilmiş bir serveti) , kontrolünde olmayan iradelere ve kişilerin hukuk uygulamalarına bırakamaz .
Bunun gereği olarak bu dev şirketlerin (bankaların, enerji şirketlerinin, maden çıkaran ve işleyen şirketlerin , telekominikasyon ve haberleşme şirketlerinin v.s.)sahipleri, bu servetlerini ve çıkarlarını korumak için iş birlikçi kişilere ihtiyaç duymuşlar , bu işbirliği yapacağı kişileride bireyler olarak kontrol etmektense kurdukları gizli ve açık pek çok örgütlerle kontrol etme yoluna gitmişlerdir.
Aşağıdaki linkte bu ailelerden birinin hikayesini İngilizce olarak bulabilirsiniz.
http://www.iamthewitness.com/DarylBradfordSmith_Rothschild.htm
Bu blogtada konu ile ilgili genel bakış açısı verebilecek bilgiler mevcuttur.
Dünya çapında örgütlü olan bu güçün en önemli özelliği tüm faaliyetlerini karşıtlık üzerine temellendirmesidir.
Hegel'e göre, biricik, canlı felsefe, çelişmelerin -daha doğrusu karşıtların- felsefesidir; çiçek, meyvanın ortaya çıkmasına yol açar, ama meyvenin ortaya çıkması için de, çiçeğin ortadan kalkması gereklidir. Demek ki üremenin gerçeği, hem çiçek hem meyva olmaktır. Ölüm hem ortadan kaldırmadır, hem yeniden doğuşu sağlayan koşuldur..." der Hegel.
Bu tek iradeli büyük mali güç tarafından pek çok karşıtlıklar yaratlmıştır bu anlayışların ve inançlarının gereği olarak.
Ve her kerşıtlık sürecinde güçüne güç katmış ve büyümüşlerdir.
Şimdi sırada yeni bir karşıtlık süreci vardır ...
1988 de ilk ortaya atıldığında pekte önemsenmeyen ama bu gün tüm hızıyla içine sürüklendiğimiz hepimizin bildiği Medeniyetler Çatışması teorisi.
"Huntington 1988 tarihinde yayımlanan kitabında ülkeler arasındaki çatışmaların ve ülkelerin kendi bünyelerinde yaşanan çatışmaların giderek kültürel ağırlık kazandığını savunmaktadır. Yazar, küreselleşme sürecinde Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasındaki çatışmaların artacağı öngörüsünde bulunmaktadır..."
Geçmiş 50 yılın ideolojik temelli soğuk savaş karşıtlığının yerini yine en az 50 yıl belki daha fazla sürecek ama çatışması ve savaşı hiçte soğuk olmayacak sıcak , kanlı ve acı dolu İslam karşıtlığı çekişmesi ile gecirilecek .
( devamı olacak )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder