21 Eylül 2010 Salı

Kpss'de Gerçek Hırsızlar Yakalandı mı ? (*)






KPSS skandalının üstü örtülmeye çalışılıyor. Perde arkasındaki gerçek hırsızlar gizlenmeye ve kimler oldukları karartılmaya başlandı bile.

Diyeceksiniz ki: “Çeşitli illerde yapılan operasyonlarda 72 kişi gözaltına alındı. Bu gözaltına alınanlar teknolojiyi kullanarak çeşitli yöntemlerle kopya çektirmişler ve bunlardan yüklü meblağlarda kazançlar elde etmişler. İşte hırsızlar yakalandı.” Burada doğrular var. Ancak gözden kaçan veya kaçırılmaya çalışılan bir başka husus var ortada. O da adı geçen kopya şebekesi, on beş aydır teknik takiple izleniyormuş zaten. Bu kopya şebekesinin Türk Eğitim-Sen’in ortaya çıkardığı skandalla uzaktan yakından ilgisi yok. Türk Eğitim-Sen’in çomak soktuğu şebeke başka bir şebeke. Adı zikredilen ve on beş aydır takip edilen şebekenin yöntemleriyle bizim elimize ulaşan kopyalar arasında dağlar kadar fark var. Bu yakalananlar sınav esnasında soruları çözen ve teknolojik araçları kullanarak servis yapan küçük bir grup. Elbette bunların da yakalanması memnuniyet vericidir.

Buradaki asıl sorun, ÖSYM sınav komisyonunun hazırladığı soruların sınavdan günler, haftalar hatta aylar önce birilerine gönderilmesidir. Bu hırsızlık çok daha organize, çok daha tereyağından kıl çeker gibi yapılan ve kuşkumuz o dur ki; altı, yedi yıl belki daha fazla geriye götürülebilecek bir skandalı işaret ediyor.

Bu skandalın müsebbipleri devlet içinde konuşlanmış bir “Topluluk”tur. Bu topluluk devlet imkânlarını da kullanarak çok kaliteli hırsızlıklara imza atmıştır. Adalet sistemine sızmak, emniyet teşkilatına sızmak, askerî okullara sızmak, akademik hayata sızmak için yapılan bu organizasyon topyekûn ülkeyi ele geçirme operasyonunun bir parçasıdır. Hatırlayınız, Polis Koleji sınavları iptal edilmişti. Hırsızlık tespit edildiği halde, hırsızların tespit edildiğini duydunuz mu? Bu Polis Koleji sınavı hırsızlığında adı tüm ülke çapında bilinen bir dershane de olaya karışmış, ancak bunlar hakkında hiçbir işlem tesis edilmemiş, hırsızlığın üstü örtülmüştü. Bu dershane halen öğretim hayatının bir parçası olarak devam etmektedir. Bu dershanenin devlet içinde konuşlanmış bu “Topluluk”la olan inorganik bağları da cümle âlem tarafından bilinmesine ve dillendirilmesine rağmen kesinlikle bu “Topluluğa” dokunulmamakta, dokunulamamaktadır.

Neden mi dokunulamıyor? Çünkü devlet içinde konuşlanmış “Topluluk” o kadar güçlü ki… Bu “Topluluğun” televizyonları var, gazeteleri var, internet medyası var, okulları var, dershaneleri var, operasyon yapan kolluk güçleri var, soruşturma yapan “özel savcıları” var. Kim kimi yakalayacak da ortaya çıkaracak Allah aşkına! ÖSYM’deki skandal ortaya çıktığında, dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, bu “Topluluğun” televizyonlarında, gazetelerinde, internet haber sitelerinde bir tek cümle, bir tek satır yer almadı. Olaydan bir hafta sonra “Topluluğun” gazetelerinden birinde küçük bir haber: “Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da KPSS hırsızlığının şüphelileri arasında, bilgisayarına el konuldu.” Bu yalan haberin ömrü bir gün kadardı. Savcılık yalanlaması gelince bu haberle ilgili hemen yayını kesiverdiler. Birkaç gün sonra bu sefer şu haber çıktı bu malum topluluğun gazetelerinde: “İsmail Koncuk’un kızı KPSS’den düşük puan aldı, onun için bu sınavı iptal ettirmeye çalışıyor.” Hırsızlıktan hiç söz etmeyen bu topluluk medyası, İsmail Koncuk’u hedef tahtasına yerleştirdi. KPSS mağdurlarının tepkilerini ona yönlendirmeye çalıştı. Bu ahlaksız çabalar da bize gösteriyor ki, suçüstü yakalanmanın telaşı içindeler.

Cürm-ü meşhut olma hali bu mübarek topluluğu hırçınlaştırmış, iftira atarak, haberleri ya gizleyerek ya da çarpıtarak kamuoyunu yönlendirme yoluna sevk etmiştir. Halen ÖSYM’nin içindeki köstebek ya da köstebekler bulunamamış iş sürüncemeye bırakılmıştır. Belki de bir zaman sonra bu “Topluluk” içlerinden bir kurban vererek daha derinlere ulaşılmasını engelleme yoluna gidecektir. Bu sürüncemeye bırakma, soğutma sürecinin amacı, “Topluluğun” derin yapısı ile verilecek kurban arasındaki her türlü bağı silmek ve devlet içinde konuşlanmış “Topluluğa” bizleri ulaştıracak maddi delilleri ortadan kaldırmaktır.

Mesele sadece bir sınav meselesi değildir. Mesele, devletin ele geçirilmesi ve bu topluluğun emrine girmesidir. Devletin tüm kurumlarının bu organize “Topluluk” tarafından teker teker işgal edilmesi uzun bir geçmişe sahiptir. 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte başlayan bu işgal bir “Sızıntı” halinde tam otuz yıl sürmüştür. Otuz yıl boyunca çaktırmadan önce siyasetin ardından devletin tüm yapılarına sızan bu mülayim “Topluluk” Türk Devletini teslim alma noktasına gelebilmiştir.

Bu skandalı “Sınavda kopya skandalı” olarak geçiştirmek suyun altındaki buz dağını görememek anlamı taşımaktadır. Türk Devleti bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Bu “Topluluğun” nihai amacı; “Ulus-Devlet”i dönüştürme, 1. Cumhuriyeti lağvetme, “Demokratik Açılım” adı altında etnik temelli 2. Cumhuriyeti kurmaktır. Bu yolda önlerinde kimi ya da kimleri engel görüyorlarsa operasyon düzenleyerek yok etmekten çekinmemektedirler. Yaşananları bundan daha açık anlatmak mümkün değildir. Çünkü “Bertaraf olma” riski var. Ben “Leb” dedim, siz “Leblebi”yi anlayın artık.


(*) Kaynak: Ünsal ERKAN / Kamudanhaber.com 
Haber Kaynağı: www.kamudanhaber.com




1 yorum:

1 dedi ki...

Gelinen nokta çok acı

tus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata tus hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com rus forumunda obunme ve guc gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya cemaat örgüt bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik feto paralel fethullah gülen mensubumudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve olsa da olmasa da özel hayatı kendi tercihidir saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı ağacın kurdu/ Mustafa Önselin kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesi ile kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçukbiricik in de aksi bir beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan dr tus sitesinde Drtus.com tus forum sitesi moderatörlerinin ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te muhatap kabul ediliyor itibar goruyor beyanları zaten malumun ilanı bir durum .
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve siyaset ,ÖSYM ve yök teki kirli bağlantıların, irtibatlı kişiler ali veli halil delil isa musa her kimse bunlar ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü . .
Kanser gibi hasta hastalıklı bir ilişki zinciri değil mi
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi? Ateş olmayan yerden duman çıkar mı