29 Haziran 2008 Pazar

KÜRESEL CART CURT (3)



Irak’a Dönelim

Abdli şirketlerin, dolayısıyla Abd’nin Irak’taki varlığının Saddam Dönemi’ne yayıldığını biliyoruz ancak işgal öncesine burada kapsamlı olarak değinmeyeceğiz (s.173 vd.).







Abd demokrasisinin (!) Irak’a gelmesiyle yeni diktatör Paul Bremer oldu.




Yetkiye sahip Bremer’in onayı olmadan Irak’ta hiçbir şey olamazdı; kısaca kuş uçamazdı (6 Mayıs 2003-28 Haziran 2004). Bremer, işgal sonrasında sadece kalemini oynatarak onlarca emir yayınladı (Bkz. http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=7523). Mesela ilk emre göre Irak halkı Saddam’dan arta kalan Arap Sosyalist Yeniden Doğuş Partisi (BAAS)’ne üye olamazdı. Yine Bremer ikinci emriyle Irak ordusunu yani, yarım milyon civarındaki Iraklıyı işten attı ve bu sırada işsizlik oranı %50-70’lerde seyrediyordu. Emir 54 ise serbest ticareti belirliyordu. Buna göre Irak’a giren-çıkan tüm ürünlerden vergi-gümrük-lisans-diğer ücretler alınması kaldırıldı. Yerel ekonomiyi koruyan kanunlar kaldırılmış oluyordu. Ülkeye yabancı mal girişiyle yerel üretici-satıcılar çöktü. Ülkeye ilk girenler Abdli buğday ihracatçılarıydı. Olanlar, Dünya Ticaret Örgütünün Cancun görüşmeleri sırasındaki Lee’nin intiharına neden olan buyruklardan farksızdı. Diğer bir emirle Irak’taki basını doğrudan işgalcilerin lehine bağlıyordu Bremer. Örneğin; Koalisyon ordusu yada işgal hükümeti aleyhinde bir haber yapan gazete-tv derhal basılıyor ve kapısına kilit vuruluyordu. Saddam devrilmemiş miydi? 17. emir tüm yabancıları Irak kanunlarından bağımsız kılıyordu. Yani, bir koalisyon askeri yada şirket çalışanı bir tecavüz olayına karışsa, cinayet işlese, bir zehirli atığı Dicle veya Fırat nehrine atsa, bir Iraklıyı gasp etse yada dolandırsa da Irak mahkemeleri o kişi hakkında karar veremezdi. Mağdurun yabancı mahkemelere başvurmaktan başka çaresi yoktu hem de işgal şartlarında!... Kısacası, binlerce kişiden oluşan koalisyon ordusu ve şirket mensubu diplomatik dokunulmazlığa kavuşuyor, hatta cezadan muaf oluyordu. Haberlere göre suçlu bulunan asker sayısı 200’ü geçmiş değil! Yine bu emre göre ülkeye giren hiçbir uçağa dokunulamaz-kontrol edilemez ve koalisyon malları ülkeye ücretsiz-denetimsiz giriyordu. Zaten, Irak hava sahası da Abd’nin kontrolünde… 40., 94. emirler banka sistemini değiştirdi. 94. emir sistemi genişletti. Yabancı bankalar Iraklı bankaların %100’ünü artık alabilirdi. Ülkeye giren ilk banka HSBC (The Hong Kong and Shanghai Bank Corporation Ltd.) Bank of London oldu. Abd’nin ikinci büyük bankası ve Bayan Rice’in eski yönetim kurulu üyesi olduğu JP Morgan Chase, ülkeye giren bir başka banka oldu (Saltuk Ağabeyin yazısına Bkz. 3.DÜNYA SAVAŞI VE TEOLOJİSİ). 62. emir, hangi Iraklının kamuda çalışabileceğine karar veriyordu. Emir 75-77 ileyse beş yıllık süre için her Irak Bakanlığına yetkili Abdli temsilciler yerleştiriyordu! Emir 97, Politik Partiler ve Kimlikler Kanunu ile Bremer, politik parti ve destekledikleri adayları diskalifiye etme yetkisine sahip yedi kişilik bir komisyon kuruyordu. Kısaca bu komisyonla çıkarlara uymayan parti veya adaylar diskalifiye edilecekti.






Ancak yabancı sermayeyle ilgili 39. emir başlı başına önemlidir. Yukarıda da değinildiği gibi Bremer, sermaye kurallarını da sadece kalemini oynatarak yürürlüğe koydu:

Bu emir Irak’ta devlet girişimlerini özelleştirmesi, Irak sermayeli işlerin %100 yabancı sermayeye geçirilmesi, tüm kazanç-fonlar için sınırsızlık, vergiden muafiyet, hiçbir yerel firmanın yabancı firmalar üzerinde tutulmaması, kırk yıllık mülkiyet lisansları, anlaşmazlıkları Irak mahkemeleri yerine uluslararası mahkemelere taşıyabilme özgürlüğü gibi nice özgürlükler sağlanıyordu!...

Türkiye’de böyle şeyler olur mu hiç ??



Bremer emirlerinin sonraki Irak Anayasasında da büyük oranla korunduğunu da belirtelim…

İşte Irak aşağı-yukarı böyle!...

(Birkaç haber, makale vs. için Bkz. http://www.kerkuk.net/haberler/koseyazisi.aspx?dil=1055&metin=2008031752 - http://heyetnet.org/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=2729&Itemid=38 - http://www.turkistiklali.com/haberegit.asp?id=1618 - http://www.haberx.com/n/1038054/abdli-asker-irakta-tecavuz-ve.htm - http://www.haberalemi.net/haber_detay.php?haber_id=34565 -http://www.kerkuk.net/haberler/haber.aspx?dil=1055&metin=2008061929 - http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2006/11/061115_us_iraq_rape.shtml - http://www.haberdem.com/news/12733/ABD-2bin-500-cocugu-tutuklamis.html - Ayrıca Irak’taki Abd askerlerince çekilen şu video da bizlere belki bir fikir verebilir (?) http://www.videoara.com/video.asp?id=666).

Konuyla pek alakalı değilse de Irak’taki Abd’li askerlerin eğlence anlayışlarının da biraz değişik olduğunu belirmekte fayda var (Bkz. - http://www.videoara.com/video.asp?id=1510 http://www.videoara.com/video.asp?id=1386)


Irak işgalinden bir ay öncesi Bush’tan teklif alan az sayıdaki şanslı şirketten birisi Bechtel idi. 17 Nisan 2003’de şirkete 680 milyon dolar, Eylül 2003’de 350 milyon dolar, Ocak 2004’de bir sözleşme daha verildi: Toplamda 2,8 milyar dolar. Irak’taki pek çok su-kanal, liman, havaalanı, okul vb. tasarım-geliştirme-onarım-inşaatı Bechtel’e verildi. Tabii ki Bechtel’in –giderek yaygınlaşan Abd düşmanlığı ile- bu işlerin genelini teslim edememesi ayrı bir mevzu!... Öyle ki, halkın günlerce elektriksiz, susuz kaldığı görüldü. Tüm bunları kitaptan okumalısınız (s.240 vd.). Aslında işgalcilerin öncelikli görevlerinden biri halkın gereksinimlerini olabildiğince kısa sürede karşılamakta yer alıyordu ancak dertlerinin bu olmadığı artık beş yaşındaki çocuklarında malumu dahilinde!...















Irak’ta işgalden sonraki ilk aşama petrol altyapısını olabildiğince çabuk toparlamak-çalışır hale getirmekti, ikinci olarak yabancı sermaye için yasal altyapı oluşturmak, üçüncüsü yabancı petrol şirketleriyle sözleşme yapmaya yetkili bir dahili Irak hükümeti seçmekti(!) Dördüncü aşama petrol yasası-yürürlüğe konulması ve son olarak şirketlerin sözleşme imzalayıp işe koyulmalarıydı.

Petrol sistemlerinin tekrar inşasında Halliburton muazzam sözleşmeler aldı. Kısaca Abd hükümetinin tek istediği şey petrolün sadece akması değil, yalnızca Abd’ye akmasıydı ki buda başarıldı! Ağustos 2005 Enerji İstihbarat Araştırması, o ay tüm Irak petrolünün %50’sinden fazlasının Abd’ye gittiğini gösterirken, şirketler arasında Chevron, Exxonmobil, Marathon, Shell ve BP vardı.








Mayıs 2005’de yaklaşık otuz şirket Irak hükümeti ile anlayış muhtırası imzaladı. Chevron ve Exxonmobil 2004’den beri, BP 2005’den beri, çeşitli eğitim kursları, incelemeler, teknik yardımlar, ortak araştırmalar için bedava destek verdiler. Royal Ducth/Shell Group, Kerkük’te incelemeler için anlaştı, doğalgaz sektörü için planlamalara yardım ediyor. Bu bedava hizmetlerin tek amacının gerçek sözleşmeler imzalanırken ilk sırayı almak olduğunu anlamak zor değil!...









Irak sadece başlangıç!... Barış-demokrasinin yayılması görüntüsü (Barış projesi olduğunu anlatan site için Bkz. http://www.mefta.org/) ile şirket emperyalizmi Ortadoğu’nun geri kalanında yeni bir bölgesel serbest ticaret alanı oluşturmak istiyor: MEFTA (Middle East Free Trade Areas) diye bilinen Tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini içine alan bir Abd-Ortadoğu Serbest Ticaret Bölgesi!...

(Bkz. http://www.ustr.gov/Trade_Agreements/Regional/MEFTA/Section_Index.html). Abd çıkarları açısından, Kuzey Amerika’da Abd-Kanada-Meksika arasındaki NAFTA (North American Free Trade Agreement-Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması)’ya benziyor… (Bkz. http://www.ustr.gov/Trade_Agreements/Regional/NAFTA/Section_Index.html)









Mimarı Robert Zoellick’in “Bölgeyi Abd ile ticarete açmak için verilen bölge çapında bir söz” olarak nitelediği, 1985’de İsrail, 2000’de Ürdün’ün imzaladığı MEFTA denilen bu anlaşmalarla sağlanacak olan serbest ticaret bölgesi düşüncesine yanaşmayan bazı Ortadoğu ülkelerinin Irak’ın işgalinden sonra MEFTA’yı imzaladıkları görüldü.

Bu anlaşma, Cezayir, Bahreyn, Kıbrıs (tek ülke olarak görüyor), Mısır, Gazze Şeridi/Batı Sahilleri (Filistin’i böyle tabir ediyor), İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Fas, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus ve Yemen’in içlerinde bulunduğu Ortadoğulu ve K.Afrikalı yirmi ülkeyi kapsamayı amaçlıyor.

Türkiye’de çok çok iyi bilinen BOP-GOP (Büyük Orta Doğu Projesi-Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) ile ne kadar birbirine benzeştiği söylenebilir mi? Evet, ancak MEFTA’da Türkiye’ye rastlanmıyor?! Ayrıca öncelikli ihracatı haşhaş olan ve işgalden sonra miktarı çok çok artan Afganistan’a da bu ülkeler arasında görülmüyor!...












Sonuç

“Irak’ın ilk domino taşı olacağını, Libya ve İran’ın onu takip edeceğini umuyorum. Pazarların dışında bırakılmak istemiyoruz (…)” John Gibson, Üst Düzey Yönetici, Halliburton Enerji Hizmetleri Grubu, 2003.














Irak Savaşı’nın en saçma yalanı “Bunu Amerika’nın güvenliği için yapacağız” idi. Ancak güvenliğe alınan tek şey Abd şirketlerinin Irak, Arabistan, Fas, Bahreyn, Umman’a ulaşım sağlanmasında, diğer Ortadoğu kapılarının açılması yarışmasıydı, Abd petrol şirketlerinin çıkarları özellikle garantiye alındı. Ve bu siyaset sonucuyla ateş, çok yakın bir zaman içinde belki İran belki Suriye’ye de sıçrayabilir(?!)









Son olarak şirket küreselleşmesi nedeniyle mütedeyyin dindarları sömüren, fitne-fücur dincilerin yapmadıklarını yapalım: Irak’ta ölen 1-1,5 milyon sivil, Afganistan’da ve Filistin’de ve dünyanın diğer yerlerinde ölen onbinlerce Müslüman’a Allah’tan rahmet, diğer din mensuplarına toprakları bol olsun diyelim…





Yine emperyalizm ürünü terör nedeniyle şehit olan asker-polis-diğer kamu görevlilerimize ve sivil vatandaşlımıza da Allah’tan rahmet dileyelim… Nur içinde yatsınlar…










Genel olarak yararlanılan kaynak;
* JUHASZ, Antonia. Bush’un Ajandası, Çev: S.Yeniçeri, Koridor Yay., İstanbul, 2006.

Hiç yorum yok: