1 Temmuz 2008 Salı

FAKIRISTAN




Hikayemiz Fakiristan’da geçiyor!... Fakiristan’da nere diye sormayın; niye sormayalım diye de sormayın…

Fakiristan’ın adında Fakir geçiyordu ama Fakiristan’da Fakir’in adı yoktu. Mesela Fakiristan’ın en büyük şehri olan Fakiristanbul’da, Fakiristan’ın doğusundan bin bir umutlarla göç etmiş, göç ederken bile olsa denizi bile görememiş Fakirleri vardı. Şairin “yiğitler, bizim yiğitler” dediği gibi “Fakirler bizim Fakirler” idi.

Fakiristan aslında zamanında, siz deyin dört, ben diyeyim beş kıtaya hükümranlık etmişti. Hakeza Fakirlerin soyları da öyle yüz, iki yüz değil, en az üç-dört bin yıllıktı.

Fakiristan’da Fakirler hep “bir gün her şey güzel olacak” diye uyutuldu…

Aslında bilmiyorlardı ki Fakirler, Fakiristan’ın sadece adı var; bilmiyorlardı ki bu durum beş-altı asırlık bir durum… Ve bilmiyorlardı ki Fakiristan’ın Fakir görünümlü zenginleri var, aynı doğan görünümlü şahinler gibi…

Beş-altı asırdır süren bu durumda nasıl olmuşsa Fakirlerden biri, en sarı saçlısı, en gök gözlüsü Fakiristan’ı Fakirlere bırakmıştı. Ancak çok sürmedi; Fakiristan makus talihini yenmişti ancak çekecek çileleri daha bitmemişti… Çünkü Fakiristan’ın bir özelliği var; gerçek fakirseverleri olduğu gibi fakirsever görünen yada görünmeyen fakirsevmezleri de var…

Fakiristan çok zengin bir ülke aslında… Ama her nedense yoksulluk kader diye yutturuluyor Fakirlere Fakiristan’da… Hele Fakiristanın at sineği kontenjanı inanılmaz!... Fakiristan’ın tabaklarını kullanan at sinekleri o tabaklara pislemezlerse olmaz(!)

Fakiristan’da hamaset fevkalade düzeydedir. Hamasetsiz adım atıla bilemez; demogojisiz olmaz, küfürsüz gün geçmez… Belki de evrende “Hegelizm”in tuttuğu birinci, olmazsa ikinci, bilemediniz üçüncü ülke Fakiristan olmalıdır!...

Fakiristan’daki Fakirler’in de hataları vardır elbette… Fakirlerin hepsi olmasa da büyük çoğunluğu bilgi sahibi olmadan fikir sahibidir mesela. Hatta yanlış bile olsa, fikri sabittir, yanlış olacağına ihtimal vermeyenler bile vardır!... Mesela, bu Fakirler pek fazla yazılı metin okumaz; Fakir erkeklerinin en çok okuduğu şeylere örnek verecek olursak Fakiristan Futbol Ligi ile bazı Fakiristan gazetelerinin arka sayfa güzellerinin alt yazıları ilk sıraları çekebilir… Bu arada Fakiristan’da, Maslow’un çoklu zeka kuramında yer alan “görsel zeka” daha ön planda olabilir? Bu yüzden Fakiristan’da “aptal kutu”ları aralıksız, 7/24 açıktır. Kısaca, gördüklerine inanır Fakirlerin bir kısmı yada ne gösterilirse ona!... Çünkü gösterenlerin büyük bölümü ya “fakir görünümlü zengin”dir ya onlarla işbirliğindekilerdir yada “direkt zengin” olanlardır. Bu ülkede manipülasyon çok kolaydır…

Fakirler borçla yaşamak zorundadır. Böyledir. Aynen Fakiristan gibi… Fakirlerin kamçısı borçtur çünkü.

Fakiristan batmak üzeredir maalesef!... Fakiristan öyle bir ülkedir ki neresini tutmaya kalkışsanız elinizde kalabilir… Dökülmektedir tel tel… Ama fakir görünümlü zenginler burada yine devrededir; “Fakiristan, tüm gezegende gezegensel bir güç oldu” derler. Bu ülkede manipülasyon çok kolaydır. Fakirler işte burada aldatılanlardır…

Fakiristan öyle bir ülkedir ki tarihi boyunca, tarihin farklı dönemlerinde, hep ama hep Fakirlerden yana olanlar bir şekilde kurban edilmişlerdir adressizlerce(?) Fakiristan öyle bir ülkedir ki kodaman kodaman, bol bol kıçından uydurgan liboşizofrenlere, sakallı zengin şeytanlara ve bilimuma sahiptir… Fakiristan öyle bir ülkedir ki Fakiristan’da Fakiristan’ın en büyük değerlerine, kutsallarına küfür etmek yasak ama serbesttir de. Fakiristan öyle bir ülkedir ki Fakiristan haklarını, Fakir haklarını savunmak, konuşmak, dillendirmek başlı başına “darbesever”lik olarak nitelendirilmektedir; bunların karşısında ağzına “demokrasi” kelimesini ağzına alanlar Fakiristan’ın fakir görünümlü zenginlerinden bir aşiret reisi bile olsa “darbesavar” olarak görülür. Öyle ki Fakiristan’da Fakir’im demek bile kaka bir şey gibi gösterilir… Firistan’da Fakir’in adı vardır…

Fakiristan’da Fakirler arasında kamplaşma pompalanmıştır. Pompalana pompalana bir hal kalınmıştır… Hegelizm’in emperyal hırslıları, kesinlikle Fakirler arası vurdulu-kırdılı bir iç kaosu kışkırtmak, provake etmek isterken, televizyonlarının başında oturmuş, “keh keh keh” diyerek, göbeklerini zıplatarak, viskilerini yudumlayarak kahkaha atmaktadır… Sanırsak Fakirleri çok salak sanmaktadırlar!... Ama Fakiristan’ın Fakirleri bu provakasyonlara gelmez; tarihinden çok dersler çıkarmıştır Fakiristan’ın Fakirleri çünkü…

Fakiristan içten-dıştan cümle düşmana sahiptir. Çevrelenmiştir Fakiristan’ın dört bir yanı… Fakiristan, sağlı sollu yemektedir kroşeleri… Yine bu devrede girer devreye fakir görünümlü zenginler “yok böyle bir şey” demek için…

Fakiristan’ın bir de komşuları vardır Farsiran ve Fariye diye… Çok yakında Fatlantik ötesinden gelen “Karanlık Çocuklar”ın hedeflerinde Farsiran var gibidir… Cümle fakir görünümlüler bas bas bağırmaktadır… Ama yalnız ve güzel Faristan’ın esamesi bile okunmamaktadır… Farsiran ve Fariye çok yakında kaynayacakken Faristan’ın üzüm bağları da bağbozumunu yaşamayacak mıdır? Faristan bu kadar borçla, bu hengamede bitmek üzeredir…


Derken telefon çaldı; bir dostum aradı. Meğer uyuyormuşum, Fakiristan bir kabusmuş… Dostum “duydun mu Japonya’da deprem olmuş, 7 yaralı varmış sadece, bizde olsa ne olur?” dedi. Bende “sokakları bok götürür, biz bok içinde yüzmek zorunda kalırız ve enkaz altlarında ülkemin fakir insanlarını ararız” deyince telefonu suratıma kapattı!...

Hiç yorum yok: