15 Mart 2010 Pazartesi

5 Parçacılar !










II. KÖRFEZ SAVAŞININ PETRO-POLİTİK ANLAMI VE TÜRKİYE’YE ETKİSİ



(…)


Ya Irak ve İran’daki yönetimlerin değiştirilmesi ile ya da Fuller ve Lesser (2000) ve Stratfor (2002)’de ip uçları olduğu gibi Irak ve İran’ın kuzeyinin bölünmesi ile gerçekleşebilir.


ABD tarafından Kürt devletinin olmazsa olmaz koşul olarak ileri sürülmesi, Kürt kartının güneybatı İran’da masaya konma amacını gün gibi ortaya koymaktadır. İran petrol ve doğal gaz sahaları körfezin batı kıyısında ve Irak sınırında yer alır. Saddam’ın 1980 yılında İran’ın petrol sahaları üzerinden atılabilmesi olanaklı kılacağı içindir. Bu saldırı ABD şirketlerince desteklenmiştir. Çünkü İran devrimi ile şirketler ellerinden çıkan İran petrollerine Saddam’ın el koyması ABD şirketlerinin çıkarı doğrultusunda bir gelişme idi. Oysa, günümüzde ABD kontrolündeki “Kürt Devletinin” bu bölgeye sözde etnik nedenler ile uzanması, ABD’nin yeni açık stratejisidir. Zira bu bölgede “Kürdistan ve Luristan” gibi Kürtler, Lurlar ve Bahtiyariler’den oluşan etnik gruplar, kuzeybatı İran, Kuzeydoğu Irak petrol ekseni üzerinde yaşayan halklardır. Bu halkların İran ve Irak’tan ayrılma gibi tarihsel kökenli talepleri vardır. Bu talepler, yeni Wilson prensiplerine göre “demokratik ve bağımsız” devletler olarak petrol şirketlerine bağlanması senaryosu olduğu aşikardır.

Bu senaryoda kuzeydoğu Irak ve batı İran’daki petrol bölgelerinin Kürtler yönetiminde oluşturulacak bir devlet ile yatakların güneyine Körfeze doğru uzanan devamında ise Şii olmasına karşılık etnik olarak İran’lı olmayan ve merkezi yönetimden tarih boyunca bağımsızlık talepleri olan Lurlar ve Bahtiyarilerin oluşturacağı bir devlet projesi yer almaktadır. Yeni Wilson’culuğun Irak’ı ve İran’ın petrol bölgelerini kontrol altına alma hedefini Kürdistan ve Luristan devletlerinin kurulması ile gerçekleştirileceği bu savaşın amaçlarından biridir.


Kendilerini terörist örgütler listesine alan ABD yönetiminin “tavrını anlayamayan” KADEK yöneticileri ABD’ye Barzani-Talabani bırakın devlet, parti bile oluşturamayacağı, ancak aşiret olduklarını söyleyerek Kürt Kartını ancak kendileri ile oynayabileceklerine ikna etmeye çalışmaktadırlar. KADEK sözcüleri Türk ordusunun kuzey Irak’a girmesine Barzani-Talabani ikilisi gibi tavır almamakta tam tersi Türk ordusunun bölgede zaten var olduğunu, yeni kuvvetler girerse KADEK’lilere saldırmadıkça Türk ordusu ile savaşmayacaklarını ifade ederek Barzani-Talabani ikilisinden çok farklı bir söylem ileri sürmektedirler. Eğer Türk ordusu kuzey Irak’ta KADEK’lilere saldırırsa KADEK’liler Türkiye’ye geçerek Türkiye’de mücadele edecekleri tehdidini yapmaktadırlar. Bunun anlamı “Türkiye Kürt’leri arasında” ABD destekli Barzani-Talabani ikilisinin sözünün geçmesinden çekinen KADEK sözcüleri bu etkiden çok rahatsız olduğunu ifade ederek Türkiye’de kendilerinin etkili olduğunu ABD’ye göstermek istemektedirler. Meclisteki teskere oylamasında belli bir kesimin oyu Türk ordusunun kuzey Irak’a girmesine hayır oyudur, yoksa ABD’nin Türkiye’de konuşlanmasına karşı değildir.


Türkiye’nin kuzey Irak’a girmesine karşı çıkan ABD, Barzani-Talabani’yi öne çıkartarak Türkiye’nin kuzey Irak’a girmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu senaryonun başka bir aşaması ise Türk ordusunun kuzey Irak yerine kuzey İran’a diğer bir ifade ile güney Azerbaycan’a girerek kuzey Azerbaycan ile birleştirilmesi projesine Türkiye hazırlanmaktadır (Fuller ve Lesser, 2000). Musaddık’ın millileştirdiği İran petrollerinin güney İran ve kuzey İran olarak güneyde Kürdistan-Luristan, kuzeyde büyük Azerbaycan projesi çok uzak bir senaryo değildir. Bu senaryonun İran’ın başında Demokles’in kılıcı gibi sallanması İran’ın demokratikleştirilerek bütünlüğünü koruyarak petrol şirketlerinin istediği kalıcı imtiyazı vermesine zorlamaktadır.


(…)


II. Körfez Savaşı küresel para sermayenin küresel petrol sanayi ve Amerikan savaş sanayinin dünyayı yeniden biçimlendirebilmesi stratejisinin başlangıcıdır. Bu başka ifade ile teorik olarak tartışılan yeni dünya düzeninin hayata geçirilmeye başlanılmasıdır (s. 155-157).


YENİ WİLSON’CULUK


(…) Kriz sürecinde ABD’nin kullanacağı açık görülen yeni Wilsonculuk yani Kürt kartı, savaşı İran, Türkiye, Suriye ve Kafkasya’ya yayacak tehlikeli bir çıkmaza girecek gibidir. Gerçekte ABD’nin Orta Doğu, İran ve Hazar çevresi petrol bölgelerinin yeniden düzenlenmesi amacına hizmet edebilecek bir araç olarak 1980’lerde ileri sürülen yeni Wilsonculuk “5 parçacılık” diye isimlendirilen Irak, Türkiye, İran, Suriye, Ermenistan Kürtlerinin birleştirilmesi stratejisi tüm Kürt hareketlerinin nihai hedefi olarak saklı tutulmaktadır. Kürt hareketlerinin “demokratik haklar” gibi asgari hedeflerinin arkasında, azami hedefleri “5 parçacılık” yatar. Bu özellikle petrol rezervlerine sahip ülkelerde destabilizasyon amacıyla Kürt kartının kullanılması için ileri sürülmüş bir stratejidir.

Bu durumda savaşın Irak’tan sonra İran’a taşınması aşikar görülmektedir. Bu süreç, Almanya-Rusya ittifakı ile Amerika’yı direkt karşı karşıya getirir.


(…) ABD açısından, imparatorluğunu kurabilmesi için bu düzenlemeyi askeri, politik veya ekonomik araçları kullanarak yapması zorunludur veya süper güç olmaya elveda demelidir. Avrupa ve Amerika’yı karşı karşıya getiren Orta Doğu-Hazar çanağı çevresi dışında diğer petrol çanağı Nijerya bölgesidir. (…) Bu rezervleri kontrol, Hazar çanağını kontrol kadar olmasa bile öne çıkan yeni bir savaş alanı olacaktır (s. 173-174).



Kaynak: Üşümezsoy, Şener-Şen, Şamil. Yeni Dünya Petrol Düzeni ve Körfez Savaşları, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2003.


(Not: Okurken, kitabın yayınlandığı 2003 yılını dikkate alın.)




Hiç yorum yok: