Anladım Hamdullah!
Osmanlı Viyana kapılarına koçbaşıyla dayanmıştı, sen Osmanlı’nın ‘neo’su (nasırsurat’ın N’si, ebleh’in E’si, orman çocuğunun O’su) olarak, ‘AB’ye girmek’ derken, boş gaz borusunun içinden sürünerek Avusturya’ya pasaportsuz gitmekten bahsediyordun. Şimdi anladım! Lakin Hamdullah; AB, kendisi için bunca önemli enerji hattını senin belkemiğine döşemişken, binlerce noktaya kompresörler falan kurmuşken, Şirket, ‘Nabucco GmbH, taraf ülkelerde malın güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunur’ demişken,
Ve AB, ‘Atalanta Deniz Harekâtı’ (EU NAV-FOR ATALANTA) adı altında, kırık dökük teknelerle deniz ulaşımını tehlikeye düşüren (!) Somalili korsanlarla mücadele bahanesiyle 112 gemilik deniz filosunu Hint Okyanusu’na, Aden Körfezine, Somali sahillerine indirmiş iken…
Yani Hamdullah; -Nabucco’nun diğer yarısı-, Trans-Sahara Projesi dediği Nijer Deltası’nın doğal kaynaklarını sömürme, Avrupa’ya aktarma projesi gözünün önündeyken,
Avrupa, Trans-Sahara’nın, yani enerji nakil yollarınının güvenliğini üfürükten korsan hikayeleriyle AB standardına göre havadan, karadan, denizden militarize etmiş iken,
Avrupa bir yandan Afrika’da askeri istihbarat üsleri açar bir yandan “Afrika’daki açlara yaptığım yiyecek yardımının kargosunu koruyorum” diye kıvırtırken,
Sen AB’nin döşediği boruyu koruma bahanesiyle Türkiye’ye AB askeri göndermesine karşı bir nasıl bir önlem aldın Hamdullah?
TSK’yı itibar infazlarına maruz bırakıp tel tel çözmeye çalışman AB militarizasyonuna yol vermek için midir Hamdullah?
Sahi kimsin sen Hamdullah?
Nasıl bir kafadır, nasıl bir dindir, nasıl bir ahlaktır seninki?
Nasıl bir ‘vatan’ kavramı vardır senin kafanda Hamdullah?
Ve nasıl bir Allah’tır bu seninki Hamdullah, vatana ihanetini, insana ihanetini, doğaya ihanetini sırf müslüman doğduğun için affeder de sana cennette 70 bin bakire gelinli köşkler hazırlar, nasıl bir Allah bu seninki Hamdullah?
Sen Hamdullah islamiyetten başka kimlere, neye ‘hizmet’ için buradasın? Nasıl bir adamsın, kimsin nesin sen Hamdullah?
Hani seninle havaalanından (Ravalpindi) İslamabad’a gidiyorduk, hatırlıyor musun Hamdullah? O onbeş kilometrede gördüğün fukaralıktan, ölüm tehlikesinin her an, her yerde, herkes için mevcut olmasından duyduğun dehşeti hatırlıyor musun?
Hani sen “Buralar Türkiye’nin 80 sene evvelki hali” demiştin de, ben de “Hayır” demiştim, “Buralar sizin iktidarınızda Türkiye’nin beş yıl sonraki hali.”
Daha beş yıl dolmadan falım çıktı Hamdullah. Önüm arkam açlık, sağım solum ölüm oldu sayende.
Sen Hamdullah, “Suriye’ye bugünden itibaren istediği kadar su verilsin” talimatınla Suriye’nin su sorununu bir kalemde çözdün de, barajlar yüzde 90 doluyken bile neden hergün ‘suyu kesilecek semtler’ listesi yayınlıyorsun?
O nasıl bir öncelik listesidir senin kafandaki Hamdullah, Suriye’nin sorunları Türkiye’den önce gelir!?
Sahi nasıl bir adamsın sen Hamdullah? Bu ülkenin adaleti sana emanet edilmişti, Bakan olarak altına imza attığın yasanın şerrinden korumak için çocuklarını bir günlüğüne çalışmış gösterip sigortalattın.
Ana-babaları, altı aylık bebeklerini sigortalama sahtekarlığına mecbur ettin, sonra da ‘Yakaladım’ diyerek sigortalanmış 50 bin çocuğun kaydını sildin.
AK’ın A’sı adalettir dedin, hapiste yatanların yüzde 54’ü suçsuz. Oysa senin vekillerinin, belediyecilerinin yüzde 90’ı sabıkalı Hamdullah. Nasıl bir adalet, nasıl bir ahlak bu seninki Hamdullah?
Mevcut azınlıklar yetmedi sana, Ermenistan’dan 50 bin Ermeni ithal ettin, Alman dahil 50 azınlık icat ettin başımıza.
Yedi sene evvel dedem de anam da ben de çocuğum da hepimiz ‘Türk’dük. Sayende bugün hepimiz başka azınlık mensubuyuz Hamdullah. Kusura bakma senin gibi ‘hamdolsun’ diyemiyorum, içim yanıyor Hamdullah.
Azınlık listende bana en uyanı ‘sünni Türk’ idi. İslamiyetle ilişiği keseli çok olduğundan o da uymadı. Sünni’yi silip geriye ‘Türk’ kalınca benim de Türkiye’de azınlık olduğum (!) gerçeği kafama dank etti. Memlekette ‘çoğunluk’ bırakmadığının farkında mısın, kendinle gurur duyuyor musun Hamdullah?
Hangi Hamdullahdı o, Dalaksızgillerin Ağmet mi? O muydu literatüre CEMAAT kelimesini sokup da TARİKAT oluşumlarını sevimli, insani ve kanuni göstermeyi başlatan? Yoksa 70 yaşına kadar eline kadın eli değmemiş, 40 erkekle yaşayan, üzerine kayıtlı bir kuruşluk mal yokken milyar dolarları yöneten Hamşotullah mı? Genç kızları ailesinden kopartıp tarikat yalılarında seks kölesi ettin Hamdullah. Evladı anaya düşman edip utanmadan sevgiden, hoşgörüden, ‘sarsılmaz Türk aile yapısı’ndan bahsettin. Sen nasıl bir adamsın, nasıl böyle krematoryum kapağı kadar pişkin olabiliyorsun Hamdullah? Ya sen köşe kadısı Hamdullah! Sen hamsi mi yedin de zihnin açıldı? İnandığın dinin temel ritüellerinin Şamanizm’den geldiğine uyanınca ‘Kurban kesmesek de olur, mezartaşı dikmesek de olur’ sahtekarlığıyla aba altından Vahabi islamın ucunu gösteriyorsun. ‘Ata’ya tapınmak Şamanizmde vardı’ derken sen neyi, kimi, hangi Ata’yı ima ediyorsun Hamdullah? Nasıl bir Allah bu senin Allahın Hamdullah? Kadını kaburgandan yaratıp sonra ona her türlü ezaya seni yetkili kılıyor. Seni eksik akılla, bozuk ahlakla yaratıp sonra sırf müslüman doğduğun için cehennem azabından muaf kılıyor. Ne yanlış yaparsan yap gözetliyor, biliyor ama seni durdurmuyor. Nasıl bir allah, nasıl bir peygamber, nasıl bir din, nasıl bir vicdan bu seninkisi Hamdullah? Bebeğe acımıyor dövüyor, öldürüyor, çöpe atıyor, tecavüz ediyorsun. Gence acımıyorsun, kadına -kendi imanınca- Havva’dan itibaren düşmansın zaten. Yaşlıya hiç merhametin yok, zam yaptığın bakımevlerinden bavulu alıp çıkan, gidecek yeri olmayan yaşlılar ne oldu belli değil. Kediyi köpeği döve döve öldürüyor, ineği vince asıp (İran’dan mı öğrendin?) kesiyor, tavukları canlı canlı toprağa gömüyorsun. Tarım arazisine diktiğin villandan akan bokunla toprağımı zehirledin, soyumu, suyumu kuruttun. Ruhumu çürüttün Hamdullah! Farkında mısın Hamdullah, sana kişibaşına 5 villa düşerken bize kişibaşına 50 cehennem düşüyor. Giderayak bir düşün, bokundan başka ne bıraktın bu memlekete? Sigarayı yasaklıyor, içkili restoranları kapatıyorsun. Ama Hamdullah, bir yandan da Afganistan’daki üretim fazlası eroini rahat nakledebilmesi için Amerikalıya havaalanları, limanlar veriyor, teröristin eroini ptt kolileriyle postalamasına göz yumuyorsun. Kendi baronlarının tırlarla uyuşturucu sevkıyatı yapmasını hangi ahlaka, hangi yasaya, hangi vicdana sığdırıyorsun sen Hamdullah? Sen nasıl aşağılık bir adamsın? Daha doğrusu adam mısın, insan mısın sen Hamdullah? Her işin gizli kapaklı, her işinin altında manipüle edilmiş bilgisayar, sahte evrak, sahte tanık, naylon darbe guruları var. Her işin saman altından, her ihalen sakat, her seçimin şaibeli. Her tanığın çift uyruklu, çift cinsiyetli, çift dinli. Yazarlarının hepsi Amerika’dan oturma müsaadeli. Oysa şüphelin, tutuklun, sanığın Türkiye’de yaşama müsaadesiz. Sağlam girdiği hapisten ya sakat çıkıyor ya ölü. Senin dürüstlükle, namusla, açıklıkla yaptığın bir iş yok mudur şu güneşin altında Hamdullah? Nasıl bir Allah nasıl bir peygamber bu seninkisi? Bulutların arkasında emekliye ayrılmış gibi sanki. Sen emekliden de nefret edersin, bilirim Hamdullah. Emekli sussun, bildiğini anlatmasın istersin. Senin emekliye ayrılmış Tanrın ondan mı bu kadar sessiz yaptığın kıyımlara Hamdullah? Senin Allah’ına, peygamberine inanan boşanma davası açmıyor. Kadının ya gırtlağını kesiyor ya sokak ortasında kurşunluyor. Nasıl bir din-iman, nasıl bir namustur bu kafanın içindeki Hamdullah? Nasıl bir yaratıksın sen? Nasıl bir tıp doktorusun sen Hamdullah? Doğum kontrolundan habersiz, altı çocuklu. Sen dün’ün merdivenaltı işportacısı Hamdullah! Şimdi milyon dolarlara hükmediyor kanal üstüne kanal satın alıyorsun. Nasıl doymaz bir adamsın sen? Medya yetmiyor, su, toprak, enerji gasp edebildiğin herşeyi gasp ediyorsun. Kim için, kimin adına, kimin malını gasp ediyorsun ve bunu nohut beyninde nasıl ‘helalize’ ediyorsun Hamdullah? Sen Hamdullah! Çokuluslu şirketlere ‘anahtar teslim’ sattığın bu ülkede çocuğunun, torununun genetiği değiştirilmiş tohumla, arsenikli suyla kanser yiyip kanser içeceğini bilmiyor musun? Kendi evlatlarına nasıl kıyabiliyorsun, kaç paraya sattın gelecek kuşakları? Ne komisyon alıyorsun o Cargill’lerden Monsanto’lardan da geceyarısı şirkete özel yasa çıkartıyorsun Hamdullah? Üstelik çökerttiğin sağlık sistemiyle hastaların bakımını bile üstlenmiyorsun. Sen hangi devletin adamısın Hamdullah? Bilim adamını, doktoru, bu ülkeyi ülke yapan herkesi dışarı kaçmaya mecbur ettin. Kaçamayanı açlığa, onursuzluğa, üç kuruşa sözleşmeli köleliğe mahkum ettin. Sen nasıl bir yamyam, nasıl bir vicdansızsın? Sen Hamdullah, bu ülkenin taşını, toprağını, limanını, karayolunu, tren hattını, toprağın altındakini, üstündekini, telekomünikasyonunu sata sata bitiremedin. Nehirleri, gölleri, denizin yüzeyini satacaksın yakında. Satışı sen yaparken ‘ekonomi taş gibiydi’ de (!) sen koltuktan düştüğünde ne değişti “Kriz Başbakanı teğet geçmiş, halkı değil” diye zırlamaya başladın Hamdullah? Peki sen! Parti dediğin menfaat çetesinin ciğerini biliyorsun da, ayrılıp kendi partini kurduktan sonra neden bildiklerini belgelerle açıklamıyorsun Hamdullah? Altı yıl her suça ortak-destek olup yedinci yıl istifa edince “Ak değildir” demekle gusül abdesti mi almış oluyorsun? Vitrin görüntün kadar dürüstsen belgelerle açıklasana menfaat çetesinin icraatını...Yoksa tuğlaya oturup tuğlayı eritene kadar yıkanıp arınmış mıydın Hamdullah? Sen Hamdullah, doğaya, bilime, hayata, insana düşmansın. Teknolojiyi de fena halde düşmansın da kendi propagandanı yapmak, en gizli işimizi AB-D’ye açık etmen için lazım sana o teknoloji. O yüzden toptan yasaklayamıyorsun. Sana kalsa telefonu bile haram ilan edersin ya... Sanata düşmansın, dansa, müziğe, kültüre, bilgiye düşmansın. İnsanı insan yapan, ulusu ulus yapan herşeye düşmansın sen Hamdullah. Ama sanki Allahı’nla aranızda bir anlaşma var gibi. Tüm ihanetlerin, ahlaksızlıkların ‘öte tarafta’ sana ödül olarak dönecek gibi. Nasıl bir dindir bu seninki Hamdullah? Sen dini, sen Allah’ı da tükettin Hamdullah! Rahatsın ama, ettiğin ibadet huzur veriyor sana. Oysa benim günahlarımı affedecek bir papazım, başımı okşayacak hahamım, ‘Allah affeder kızım’ diyecek bir imamım yok... Beni yönlendiren Allah’ım, peygamberim, cinim, şeytanım yok. Söylediğim, yazdığım her kelimenin, her davranışımın sorumluluğunu tek başıma taşıyorum. Yanlış yaptığımda şeytanın üzerine atmayıp, insandan, hayvandan, doğadan özürümü kendim diliyorum. Bunun nasıl ağır bir sorumluluk, nasıl bir huzursuzluk olduğunu sen anlayabilir misin Hamdullah? Senin asit döküp soyunu tükettiğin bitten küçük parazitin, üstüne asfalt döküp yeryüzünden sonuncusunu yok ettiğin bitkinin, bokunu akıttığın su havzasının sorumluluğunu hissetmek çok ağır Hamdullah. Benden sonraki kuşağa senin ırzına geçtiğin bir ülke, bokunla kirlenmiş bir eko-sistem bırakmaya içim elvermiyor. Gelecek kuşakların ‘kendisini bu ülkeye ait hissetme hakkı’nı gasp etmeni hazmedemiyorum muhterem! Senin ahlakın öyle ahlaksız ki; bebeklere, çocuklara tecavüz ediyor, sonra da mağduru cezalandırıyorsun. Irzına geçtiğin çocukların yüzde 70’i oğlan, nasıl bir manyaksın sen Hamdullah? Sen plastik bebekten, saçtan, kıldan, tüyden bile tahrik oluyorsun Hamdullah. Kafan karışık senin. Çocuklara plastik seks oyuncağı, el kadar oyuncaklara kadın muamelesi yaptığının farkında değilsin. Hırsızlık konsepti öyle gelişti ki senin döneminde; ekili buğday tarladan çalınıyor artık. Nasıl bir adam, nasıl bir insansın sen Hamdullah? Hiç kimseden ve hiçbir şeyden kendini sorumlu hissetmeden nasıl yaşayabiliyorsun? Oysa demokratik sistemi birarada tutan zamk ‘sorumluluk’ tur muhterem. Sana demokrasiden bahsediyorum, kime ne diyorum ben yahu! Avrupa’daki işçinin parasını Keriz Feneri üzerinden kasana aktarman, gemiler alman yetmedi, şimdi daha fazlası için ikna turlarına çıkıyorsun. Ar damarın Nabucco borusu gibi mi senin Hamdullah? Nasıl bir yamyamsın sen Hamdullah, anlat bana! Kıvırmadan anlat ama! Senin Teslime Bacı’larına benzemem, yalanı saniyesinde görürüm gözünün bebeğinde. Evde dantele, örgüye teşvik edip, kapıcılıkla, bakıcılıkla yüksek maaşa bağladığın kadınlardan değilim. Peki ya sen liboş Hamdullah! Sen de nasıl bir işbirlikçi Hamdullahsın ki, Birinci Dünya Savaşında, Kurtuluş Savaşında, askerden kaçanların çoğunun tekkelerde, dergahlarda saklanan tarikat ehli Hamdullahlar olduğunu bile bile tutup ‘Asker zorla savaşa sürdü, yoksa millet savaşmak istemedi’ yazabiliyorsun. Vatan savunmasından kaçan ‘millet’ değil, şimdi yalakalığını yaptığın Hamdullahlardı liboş muhterem. Bilmiyor musun? Donguz gibi biliyorsun. Sen bu ülkeyi sömürgeciye anahtar teslim veren Hamdullah’dan da betersin işbirlikçi liboş Hamdullah. Bazılarının ‘ahirette hesabını veremezsem’ korkusundan uykuları kaçtı. Oysa senin dinle imanla da işin yoktur. Şarabı çektin mi havada uyuyup yastığa düşersin sen. Anlat hele, sen kaç paraya Hamdullahlaştın? Çoluk çocuğun da yok bildiğim kadarıyla, kime bırakacaksın o dünyalığı, Keriz Fenerine mi liboş Hamdullah? Senin her cinsinin gözünün bir zaman paraya doyması ihtimali var mıdır Hamdullah? Hakikaten soruyorum, paraya, mala mülke doyma ihtimalin var mı senin? Kıvırtmadan söyle. Ben Teslime Bacı değilim. Yalanı gözünün bebeğinde görürüm. Böyle bir özgürlük varsa eğer Hamdullah, sen yedi yıldır vatana ihanet özgürlüğünü tepe tepe kullandın muhterem. Dur bak sana bir anektod anlatayım; Jinekolog vajinal ultrasonu biten kadının evrak işlemlerini yaparken sormuş: “Sevk aldınız mı?” Kadın utana sıkıla cevap vermiş: “Sonuna doğru biraz.” Sen de zevk almaya başlasan iyi olur Hamdullah! Sonuna yaklaştın. Sıkma kendini yiğidim gevşe!! Bitmek üzeresin.
Kıymet Nadir BİNDEBİR/ habercek.com
Kıymet Nadir BİNDEBİR/ habercek.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder