30 Temmuz 2009 Perşembe

IRZIMIZDIR SALDIRILAN, IRZIMIZI KORUYANLARDIR HEDEFE OTURTULAN…






“PEZO” YA DA ANADOLU EVLADI OLMAK

Anadolu insanı namusu, onuru için ölür. Namus, onur dediğinde akan sular durur. Can bile, canın cananın namusu, onuru için kurban olur. En azından Anadolu Evladı böyleydi. Mehmet Akif onlara “Asım’ın Nesli” derdi.Eraslan ÖZKAYA Yargıtay Başkanı’yken başlatılan saldırılar, son HSYK sürecinde zirve yaptı.Hemen herkes “sorun benim değil” derdinde.HSYK’nın HUKUKÇU üyeleri üzerlerine düşeni yaptı, hem de bugüne kadar başka bir örneği olmadığı gibi. Asaletlerini muhafaza ettiler, ağırbaşlılıklarını da. Seviyesizlerin seviyesine inmeden, gereğini yaptılar. Sonunda açıklamaları gündeme geldi. “Biz buradayız, IRZIMINIZI, IRZINIZI kirletmek isteyenlere karşı dimdik ayaktayız” dediler. Belki hakimler, savcılar cübbelerini giyip yollara dökülmediler ama ondan da etkili başka bir şey yaptılar, bu çözümsüzlük ve çamurluk ortamında; HUKUK IRZIMIZDIR, MİLLETİN IRZIDIR çiğnetmeyiz dediler.Ruhu, meşrebi, menşei, mezhebi “PEZO”luk olanlar onlara saldırdı. Irz ve onur kavramları olmayanlar da olanları seyretti, “bana dokunmayan bin yaşasın” dedi. Saldırılar hala sürmekte. Peki neden?Bir ülke tamamen işgal edilmiş olabilir, iflas etmiş de olabilir, bir yudum suya bile muhtaç olabilir. Eğer o ülkede adalet ve onur ayaktaysa emin olun, o ülke kurtulur, yükselir. Ama bir ülkede ADALET ve ONUR hiç olmuşsa, o ülke dünyanın en zengin ülkesi de olsa batar, yok olur, erir. Yani HUKUK, YARGI, ADALET IRZ’dır, ONUR’dur. Ona tasallut edenler IRZ DÜŞMANI, onları ve olanları seyredenler ise en hafif ifade ile “PEZO”dur.Irza, onura saldıranın illaki sokaktaki serseri olması şart değildir. Statüsü ve rolü yükseldikçe IRZ’a ve ONUR’a saldıranların saldırıları daha vahim sonuçlar doğurur. Bu saldırının siyaset ve parti adına en üst düzeyde yapılmış olması ise o ülkede Türklüğün de, Müslümanlığın da dolayısıyla İnsanlığın da İFLAS ettiğini gösterir. Bu İFLAS, işgal edilmekten, tamamen teslim alınmaktan da kötüdür, vahimdir.Burada yazdıklarım, NAMUSUNU, ONURUNU, HERŞEYİNİ bir paket makarnaya satanlara, onları satın alanlara yönelik değil. Onlar, zaten olmaları gereken yerde. İnsanlığın FOSSEPTİK çukurunda. Hitabım Anadolu Evlatlarına, ASIM’IN NESLİ’NE…


NEDEN SESSİZSİNİZ? NEDEN YÜREKSİZ?

Nerelerdesiniz?Neden sessizisiniz?Neden yüreksizsiniz?Sizler YARADAN’ın mihrabı değil misiniz?Yaradan’ın mihrabına yapılan saldırılara karşı neden sessizsiniz?Yoksa siz, Müslüman değil de münafık mısınız?Elinizden ne geliyorsa neden yapmıyorsunuz?Neden?Yoksa IRZ, NAMUS, ONUR sizler için de mi önemsiz ve değersiz?Sizler de mi bir paket makarna kuyruğunda beklemektesiniz?Hazıra dağlar dayanmaz.El malıyla gerdeğe girilmez.
Önce seni işsiz bırakıp bir lokma ekmeğe muhtaç edip sonra da namusun karşılığı senden oy isteyenden dost, domuzdan post olmaz.Dağıttılar senin kanının, canının, terinin ak karşılığını hoyratça ve soysuzca; birkaç oy ve birkaç makam uğruna. Peşkeş çektiler atalarının can verdiği değerleri, efendilerine. Pazarladılar evlatlarının, torunlarının geleceğini. Satılığa çıkardılar doğmamış sabi-sübyanın geleceğini. Sessiz kaldın bütün bunlara, belki de anlayamadın.Ama artık UYAN!HUKUK-ADALET ve YARGI ırzındır, onurundur. Sahip çık İNSANLIĞINA, IRZINA, ONURUNA.En acısı bütün bunların sana DİN adına, İMAN adına, İNANÇ adına, DEMOKRASİ adına, İNSANLIK adına yapılıyor olmasıdır.Ebu Cehil ölmedi dostlar, terliksi hayvan gibi çoğaldı. Dünyayı dolaştı, sonunda karargahını ülkemize kurdu. Şimdi sizlere soruyorum. Ebu Cehil varken peygamberin sana konuk olur mu, melekler semtine uğrar mı, Allah sana şefaat eder mi, iman ve inançla Ebu Cehil bir arada durur mu?“Bana ne!” diyorsan sen, sana bunları layık görenlerden daha beter ve daha düşüksün demektir. Çünkü “İnsanlar layık oldukları tarafından yönetilirler.Artık evlatların senin evladın değil, farkında mısın? Onların anasının da, babasının da, öğretmeninin de, mürşidinin de IRZI KIRIKLARIN, ONURSUZLARIN, NAMUSSUZLARIN yönlendirmeleri, üretimleri olduğunu bilmiyor musun?Sen hani Asım’ın Nesli’ydin. Hani sen bayrağını, ezanını, yurdunu,ırzını, namusunu, onurunu çiğnetmemek için can veren Aziz Şehitlerin evladı, torunuydun unuttun mu?Hiçbir şey yapamıyorsan, IRZINI, NAMUSUNU, ONURUNU koruyanlara iki satır mektup yaz ve yolla. Onları yolda gördüğünde selamla. Ya da ADAMIM, ERKEĞİM, TÜRKÜM, MÜSLÜMANIM, İNSANIM diye ortalıkta dolaşma…Benim söylediklerim ve yazdıklarım senin için bir şey ifade etmiyorsa, Mehmet Akif ERSOY’un bir zamanlar yazdıklarının bugün için de geçerli olmasının nedenini, kendi kendini sorgula.Bugün sırada Ali Sut ERTOSUN vardır, yarın bir başkası; bir gün sıranın sana da geleceğini asla unutma! O gün geldiğinde Ali Suat ERTOSUN gibi direnip direnemeyeceğini, dik durup duramayacağını bugünden hesapla. O gn geldiğinde ve yapayalnız kaldığında, bugün de senin Ali Suat ERTOSUN’u yalnız bıraktığını hatırla !

“MÜSLÜMANLIK NERDE

Müslümanlık Nerde

Müslümanlık nerde!

Bizden geçmiş insanlık bile...

Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!

Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;

Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;

İstemem, dursun o payansız mefahir bir yana...

Gösterin ecdada az çok benziyen kan bana!

İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigar,

Çok değil, ancak Necip evlada layık tek şiar.

Varsa şayet, söyleyin, bir parçacık insafınız:

Böyle kansız miydi -hasa- kahraman ecdadınız?

Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına?

Benzeyip şirazesiz bir mushafın eczasına,

Hiç görülmüş müydü olsun kayd-i vahdet tarumar?

Böyle olmuş muydu millet canevinden rahnedar?

Böyle açlıktan boğazlar miydi kardeş kardeşi?

Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan leşi?

Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan...

Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ...

'His' denen devletliden olsaydı halkın behresi:

Payitahtından bugün taşmazdı sarhoş naresi!

Kurd uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi.

Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.

Lakin, aşk olsun ki, aldırmaz otlarmış eşek,

Sanki tavsanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!

Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı...

Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı! ...

Bu hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin üsluba sok:

Halimiz merkeple kurdun ayni, asla farkı yok.

Burnumuzdan tuttu düşman; biz boğaz kaydındayız;

Bir bakin: hala mi hala ihtiras ardındayız!

Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın:

Vakti çoktan geldi, hem gedmektedir arlanmanın!

Davranın haykırmadan nakus-u izmihlaliniz...

Öyle bir buhrana sapmıştır ki, zira, halimiz:

Zevke dalmak söyle dursun, vaktiniz yok mateme!

Davranın zira gülünç olduk bütün bir aleme,

Bekleşirken gökte yüz binlerce ervah, intikam;

Yerde kalmış, na'sa benzer kavm için durmak haram! ...

Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?

Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korkulur.”

Mehmet Akif ERSOY

Kaynak: http://hhmemis.blogspot.com/2009/07/irzimizdir-saldirilan-irzimizi.html

Hiç yorum yok: