13 Mayıs 2008 Salı

MANZARA-İ UMUMİYE





Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk Milletinin içinde bulunduğu durumun kısaca özetiyle başlayalım ..

Öncelikle Uluslararası küresel sermayenin Dünyayı ve Türkiye devletini yönetmekte geldiği noktayı irdelemeliyiz.

Küresel sermayenin bilinçsiz ,kar peşinde koşan ,değişik noktalardan yönetilen ve bir biri ile rekabet içinde olan soyut bir kavram olarak düşünmek bizi yanlışa götürür.

Bu konuyla ilgili bir akademisyenin yazısının linkini ,

http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=1328&kat=16

ve konunun uzmanı üst düzey yöneticliklerde bulunmuş bir Metalurji mühendisinin yazısını,

http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi141/d141_1217.pdf

son olarak ETİ HOLDİNG A.Ş. Baş Müfettişinin yazısını bilgilerinize sunuyorum..

http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi127/der127_13.pdf

Malesef küresel sermaye çok bilinçlidir ve yuvalandığı batılı emperyalist ülkelerin çok uluslu şirketlerini , hatta o devletleri ve o devletlerin kurduğu uluslararası kurumları , o ülkelerin halklarına rağmen kontrol edebilen ve bir kaç karar alıcı ailenin ( moravenj soylu batılı kraliyetler ve birkaç yahudi banker aile ) elinde toplanmış bir yapıdır ve biz öncelikle bu gerçeğini görmeliyiz.

Ülkemize giren yerleşik veya kalıcı olarak adlandırılan yabancı sermaye yatırımların tamamına yakını bir ailelerin karar alıcı olduğu şirketlerin yatırımlarını içermektedir.
(HSBC , VODOFONE , CITI ,GE ,BP,BAT v.s.)

Yakın dönemdeki çok tartışmalı maden yatırımlarının da arkasında aynı ailelerin olduğu yönünde kuvvetli işaretler var. Rio Tinto ile ilgili sayfanın yanında ki linke bakabilirsiniz.

Bunun yanında sıcak para veya fon yatırımı olarak adlandırılan sermaye girişleride benzer şekilde aynı kaynaktan beslenmekte ve miktar olarak 200 Milyar doları bulmuş bulunmaktadır.

Söz konusu karar alıcıların yuvalandığı ve tamamen yönetiminde sözsahibi olduğu yer ise ;

http://en.wikipedia.org/wiki/City_of_London linkinde görülen bölgedir.



400 Milyar dolar borcumuzu yöneten hazinenin başındaki bakanımızda İngiltere EXETER Üniversitesinde eğitim görmüş ve ülkemize döndükten sonra ABD büyük elçiliğinde yıllarca görev yapmış İngiltere vatandaşlığını almış Türkiye ye önemli miktarda fon yatırımı yapmış,yukarıda anılan ailelerden en etkini Rohtschilds ailesinin kontrolündeki Merrill Lynch yatırım şirketin de uzun süre önemli mevkiilerde görev yapmıştır. Öz geçmişi kendi sitesinden ;
http://www.mehmetsimsek.gen.tr/index.php?id=profile

Bu bilgilere sahip olduktan sonra, geriye doğru bir kaç gazete haberini hatırlasak hiç fena olmaz ..

3 Haziran 2007, Pazar İstanbul'da gerçekleştirilen 55. Bilderberg Toplantısı sona erdi.

22 Temmuz seçimleri ile birlikte AKP %46.7 oranında oy ve 342 milletvekili çıkararak kendi beklentilerinin bile üzerine çıktı

İNGİLİZ-ABD İLİŞKİSİNİN SONU 01 Ağustos 2007 Çarşamba 09:54
İki ülke yollarını ayırdı. Camp Daviddeki Bush-Brown zirvesinideğerlendiren Amerika ve İngiliz basını, iki ülke arasındakiilişkilerin sonlandığını yazdı.

Exeter üniversitesinden masterli ve seçilmesi çok sert tartışmalara neden olan Abdullah Gül 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyetinin 11.cumhurbaşkanı seçildi

(Exeter üniversitesi ile ilgili internet sayfalarına düşen garip iddialar mesela İngiliz gizli servisinin -MI6-eğitildiği iddiası)

Seçim sonrası hızla gündeme sokulan ve zaman zaman alevlenip soğuyarak aylarca devam eden ancak AKP kapatılması istemli dava açılınca kapsam değiştiren "Sivil Anayasa" hazırlığı tartışmaları.

İngiltere 25-27 Ekim tarihlerinde ilginç bir konferansa ev sahipliği yapacak. Fethullah Gülen'in İslam yorumunu ve bunun dünyaya katkılarını tartışacak 45 bilim adamı Londra'nın en saygın binalarında bir araya gelecek Haber Tarihi : 17 Eylül 2007 (16:41)

17 Ekim, 2007 17:20:00 (TSİ) Tezkereye Meclis onayı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak ile mücavir alanlara gönderilmesi için hükümete 1 yıl süreyle izin verilmesini öngören Başbakanlık tezkeresi 19'a karşı 507 oyla TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

22.10.2007 10:19:39PKK'nın Hakkari Dağlıca'da 12 askerimizi şehit etmesi, başkentin gündemine bomba gibi düşerken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında yapılan Güvenlik Zirvesi'nden teröre karşı 'Bedel ne ise ödemekten kaçınılmayacak' kararı çıktı
(saldırının yapılış şekli itibariyle IRAK ta bulunan Black Water gibi ABD özel güvenlik şirketlerinin PKKya teknik destek vermiş olabileceği veya saldırıya fiilen katılmış olabileceği iddiaları)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Gordon Brown arasında 23 Ekim 2007 günü Londra'da; Türkiye- İngiltere StratejikOrtaklık Anlaşması imzalandı.

ABD Başkanı George W. Bush ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşme sona erdi. Beyaz Saray'da TSİ 20.15'te başlayangörüşme yaklaşık 1,5 saat sürdü.05.11.2007 23:41:46 PKK ortak düşmanilan edildi.

Konya'yı ziyaret eden İngiltere Prensi Charles, Mevlana dersi verdi 27Kasım 2007 10:45
Türkiye'yi 37 yıl aradan sonra Kraliçe Elizabeth 2008 yılı içinde ziyaret edecek.

( http://www.nethaber.com/Haber/61815/Kralice-Turkiyeye-geliyor-ama-otelde
Ve yine ne ilginç ki bir savaş gemisi ile geliyor .Missouri Zırhlısı gibi hatta daha büyük bir savaş gemisiyle ve de kalmak ve ülkeyi -sembolik olarak- teslim almak üzere geliyor. uçak gemisi HMS ILLUSTRIOUS -gemi isminin anlamı ünlü,meşhur,tanınmıştır- )Ekleniş tarihi 24 Nisan 2008


Bu arada Abdullah Gül ile RTE arasında güvensizlik temelli bir ilişki olduğunu gösterir emareler olarak RTE nin ardından bir Cumhurbaşkanına yakışmayacak şekilde Bush la yapacağı ayaküstü denebilecek bir görüşme için ABD ziyareti ve RTE nin otelde Suudi Kralı ile yapacağı görüşmede yalnız bırakmayarak Otele yani kralın ayağına giderek tüm devlet protokolünü alt üst etmesini not edelim...


Körez bölgesi emirliklerine Türkiyeden ve Türkiyeye bu bölgeden son altı ayda 50 den fazla bakan , başbakan ve devlet başkanı düzeyinde resmi daha fazla sayıda gayri resmi ziyaret yapıldığını lütfen hatırda tutun.

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, İngiltere Genelkurmay Başkanı'nın davetlisi olarak Londra'ya 3 günlük resmi ziyarette bulundu.21 Ocak2008 Pazartesi Saat 16:49.

ve devamında veya öncesinde hava operasyonları ..

İspanyadan başlatılan Türban tartışmaları ve Anayasa değişikliği...

Genel Kurmay Başkanının yerli yersiz bir şekilde dile getirdiği garip çümle " TSK SUÇ ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR"....

Arkasından da sınır ötesi operasyon .Cumhurbaşkanın türban ile ilgili onayı Talabani ziyareti Teröre siyasi çözüm dayatmaları...ve bildik yakın zamanda yaşanan tartışmalar , muhalefet ve askerin de taraf olduğu...

VE EN SON OLARAK AKP nin KAPATILMASI İSTEMLİ DAVA.

Şimdi AKP kapatılacak, yobazlara haddi bildirilecek, türbanlılar azalacak, laikler başa gececek diye sevinen veya AK Parti kapatılacak bu dinsiz düzen sahipleri dindarlara yine aman vermeyecek diye endişelenen okuyuculara üzülerek konu hakkındaki inancımı anlatabilirim.

Yukarıda ki anlatımlardan anlaşılacağı ve burda olmayan diğer bilgilerle tamamlayabilceğiniz gibi 1 Nisan 1946 günü boğaza demirleyen emperyalizimin Missouri zırhlısının (Japon Teslim anlaşmasının imzalandığı savaş gemisi, teslim alma misyonlu sembolik anlatıma dikkat ) ABD büyükelçimiz Münir Ertegün'ün cenazesini getirmesi ile tekrar somut olarak başlayan ve dozu her gecen yıl ve her gelen iktidarla artan hegemonyasının son noktasını 1999-2001 parasal ekonomik manipulasyonun hazırladığı sosylojik ortamda yapılan 3 Kasım 2002 seçimleri ile AKP yi iktidara getirerek koymuş ve Türk Milletinin ve Devletinin tabutuna son civileri çakmışlardır.

Bu arada bir konuyu hatırlatmadam geçemiyorum .
ABD tarafından eğitilerek yaratıldığı hala manipüle edilerek yönlendirildiği konusunda kuvvetli iddialar olan EL KAİDE terör örgütünce 2003 yılı 1 Martında Abdullah Gül ün başbakanlığı sırasında ABD ye Türkiye yi kullandırma ile ilgili teskerenin red edilmesi üzerine Kasım ayında İstanbulda meydana gelen saldırıların HSBC BANKASI İNGİLİZ KONSOLOSLUĞU VE SİNEGOGLAR OLAN hedeflerini hatırlamanızı tavsiye ederim.


Bu saldırılara konu olan hedeflerin tamamı Rothschilds ailesiyle , ekonomik ortakları ve yuvalandıkları parasal üs olan British kraliyet ailesi ile alakalı hedeflerdir.


Peki bunun anlamı nedir ?


İngiltere daha altmış yıl öncesine kadar dünyanın üçte birine sahip bir imparatorlukken ikinci paylaşım savaşı sonrası birden kendi küçük adasına dönüvermişti.


Ama ne için ve nasıl?


Tamamen başka bir yazının konusu olan bu konuya girmeden soğuk savaş sonrası dünya da ABD süper gücünün görünür üstünlüğüne rağmen asıl karar alıcı gücü kurmuş olduğu etkili gizli açık sosyal örgütlenmeler ve küresel sermaye yapısı üzerindeki parasal hakimiyeti ,çok uluslu şirketlerin yönetiminde ki etkisi ile elinde bulunduran British (Rothschilds) hanedanlığı -ki buna küresel elitte diyebiliriz -ABD ulus devletinden etki alanlarını tek tek geri almaktadır.


Ve belkide küresel elit yüzünü döndüğü parasını yatırdığı hızla ekonomilerinin büyümesine ve güçlenmelerine kaynak sağladığı Çin ve Hindistan gibi iki eski etki alanının enerji alanlarının kontrolünün tamamen ABD kontrolüne geçmesini ve bu nedenle tüm söz hakkının ABD de olmasını istememektedir.Bu anlamda yükselen etki alanlarının enerji oyununda ABD ye teslim olmasını engellemeye çalışmaktadadır.


Kurulmakta olan yeni dünya düzeninin kuruluşu aşamasında Türkiye de olan da budur.Daha önce ki Türk Hükümetlerinin çoğu gibi AKP ortak projesi iktidara taşınmış ancak içinde yer alan kanatlardan British etkisindeki kanat Irak savaşının başında ABD devletine acı bir süpriz yapmıştır.


Nato dolayısıyla en etkili olduğu ordunun bu duruma müsade etmesi "Çuval Hadisesi" ile cezalandırılmış,organizasyonun etkileyicileri de yukarıda anılan saldıya maruz kalarak ,bu etki alanının el değiştirmesinin kolay olamıyacağı anlatılmak istenmiştir.


Bu gün AKP nin kapatılması davasıda ABD eksenli bir yapının tasfiyesi amacını taşımakta ve topluma yansıyan gerilimin çatışmaya kadar vardırılması ihtimali bulunmaktadır.

Derdimiz ne türban, ne laikliktir.

Derdimiz var veya yok olmakdır.Günün 'manzarayı umumiyesi' 19 Mayıs1919 dan daha kötüdür.

Ergenekonun soruşturmasınanın hedefinde TSK içindeki bir kanadın tasfiyesi vardır.Çünkü görev başındaki ve göreve gelecek komuta kademesinin şekillendirilmesi aslında Türkiye de hangi güçlerin etkin olacağını belirleyecektir...

Bu sayede asıl büyük oyunda Türkiye ye bicilecek rol bu kez kazaya uğramadan oynatılabilecektir.


Bizi bekleyen eperyalizmin planı ;

Toplumda her tür inançsal ve etnik kutuplaşmaların artmasını sağlamak, siyasal krizi yükseltip yöneterek, ortaya çıkacak kaos ve iç savaş ortamında iyice zayıf düşen ve fiilen dağılmış bir devlet bırakmak....



Zaten elindeki medya gücü ile emperyalizm psikolojik harbi kazanmış ve kültürel olarak Türk ve Türklük kelimelerinden Türke ait tüm sembollerden Türk milletini tamamen soğutmuştur...


Türkiyeyi gücsüzleştirme hali daha büyük bir planın gereğidir.


Aslında bu yaşananlar bize yani Türkiye'ye has bir durumda değildir .Pakistan da , İran da Süriye de hedeftedir ..


Afganistan ve Irak ın olduğu gibi.


Büyük oyunun bölgemizdeki görüntüsü bir Sünni Şii savaşı için gerekli taraf yaratma ,tarafları zayıflatma veya güçlendirme projesinin uzantısıdır.

Her nekadar İran hedef gibi gözükse de -ve gerçektede öyledir -güçlü sünni ülkelerin hepsi ile birlikte baş etmesinin imkansızlığı nedeni ile Irak tan koparılacak güney deki şiilerin İran a yakınlığının bilinmesine rağmen tek birlik yanlısı şii grup olan Mukteda Sadr ın zayıflatılması ayrılıkcı şiilerin diğer ayrılıkcı kürtler ile birlikte her zaman hükümette yer alarak güçlendirilmesi İran la olan gizli ve pek sinsi dehşet dengesi yaratma çabasının ürünüdür.




Şii nufusları ile sünni emirlerin yönetimideki körfez ülkelerinin büyük mali fonlarına rağmen kendilerini koruyacak gücleri yoktur. Bölgenin Türkiye ilgisi , ziyaret trafiğinin baş döndürücülüğünün altında bu koruyucu ittifak arayışları vardır.

Eski İngiliz sömürgesi Pakistanın bölünme projesi tüm hızıyla ilerlemektedir.Beluci bölgesinde ayrılıkcı terör örgütü her gecen gün güçlendirimekte ama Pakistan ordusu karşısında hiç bir şansı bulunmamaktadır. Tıpkı PKK gibi.


Ama siyasal bölünmüşlükte ki aktörler olan güçlü Ordu ve uzantısı Müşerref,Peştun kabililer,Sind de ki muhacirler ile Pencap aristokrasi arasındaki çekişmeler kaşınmaktadır.Bu grupların siyasal temsilcileri Radikal islamcı Taliban ın yaratıcısı medreseler etrafında örgütlü islamcı parti ve gruplar , Namaz Şerif ve Butto nun halk partisi birlik yanlısı ve bölünmeyi engelleyen en büyük güç olan orduyu zor durumda bırakmaktadır.


Tabii British(Rothschilds)egemenlğinin uzantıları ve faliyetleri ülkenin uzun sömürge geçmişinin bir iz olarak heryerde ve herkesimde yerleşmiştir.Hiçte boş durmamakta ve eperyalizmin istikrarsızlaştırma projesine her türlü manipulasyon ve hainlikle büyük katkılar sunmaktadır.

İran la hazırlanmakta olan muhtemel bir sünni şii savaşında Nükleer güç olan Pakistanın da taraf edilmesi düşünülmekte ama önce İran ın ve belki Türkiye nin de Nükleer güç haline getirilmesi gerekmekte şii birliği sağlanarak İran ın güçlendirilmesi sağlanmalı ve Pakistan Türkiye gibi komşularınında istikrarsızlaştırılıp zayıflatılması gerekmektedir ki bir denge kurulabilsin ve savaş olsun veya olabilsin.

Bu arada Türkiye nin içinde ki Türkçülük ve Turancılık propagandaları ile de savaş için zemin oluşturulması çalışmaları olabilir. Bu çerçeve de Güney Azerbaycan Türklüğünü ve İran nufusunun yarısının Türk olduğunun vurgulandığı konuşmaları yakın gelecekte sıklıkla duyarsak şaşırmayalım.

Mısır da eski bir ingiliz sömürgesi olmasının yanında günümüzde ABD nin yönetiminde en çok etkin olduğu güçlü bölge ülkelerinden biridir.Bu günlerde Mısır da da iç karışıklıkların iktidar mücadelelerinin oluştuğunu yaşandığını görmemiz kaçınılmazdır.



Tabii olan ise bu çoğrafyanın ülkelerinin iş birliği ve ulusal sınırlarına saygılı bir şekilde iş birliği yapmaları dini ve etnik yapılarındaki farklılıkları her ülkenin kendi içinde çözmesi gerekmektedir ki bu mükün ve olabilecek bir şeydir.

Eğer emperyalist güclere teslim olmayan onların manipülasyonlarına oyunlarına gelmeyen yöneticileri bölge ulusları başlarına getirebilirlerse kurtuluş sözkonusu olabilir .


http://www.ecosecretariat.org/


Bu anlamda Ekonomik İşbirliği Örgütü çatısı altında toplanmış bu devletlerin bu örgütü ne yapıp edip bir an önce işler hale getirmeleri ve bunu askeri işbirliği ile kuvvetlendirmeleri şarttır.


Ancak bu durumda emperyalist güçlerin ki Rusya ve Çin de dahildir bölge halklarına verdikleri verebilecekleri zararlar en aza indirgenebilir veya önlenebilir.Bu işbirliği sağlanamazsa yakın gelecek savaşlar acılar ve yok oluşlarla dolu olacaktır.


Irak ve Afganistanda olduğu gibi.


Orta Asya da yeni bağımsızlığı kazanmış Türk Cumhuriyetlerininde Çin ve Rusyaya karşı bağımsızlıklarını koruyabilmeleri ancak böyle bir işbirliğine bağlıdır.


Tüm bu olan bitenler Afrika ( Sudan,Darfur, Somali,Cad,Nijerya,Zimbabve v.s. ) ve Güney Asyadaki ,Güney Amerikadaki gelişmelerden ilişkisiz değildir.Küresel elit tüm Dünyada güç oyununu soğuk savaş öncesinde kaldığı yerden ve aynı yöntemlerle 21. yüzyıl teknolojisini kullanrak oynamaya devam etmektedir...

ŞEYTANIN ASIL GÜCÜ VAR OLMADIĞINA İNANDIRMASIDIR‏

Son not : ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney,Türkiye'yi de kapsayan Ortadoğu gezisinin son durağı Ankara da hızlıca görüşmelerini tamamladı.İstanbula geçti. Kiminle ve ne görüştü acaba İstanbul da. Nereleri ziyaret etti. Gelişmeler durmuyor durmayacak.

Peki nemi yapacağız....??

ATAMIN GENÇLİĞE HİTABESİNİ YENİDEN OKUYUP GEREĞİNİ YAPACAĞIZ..

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

27 Mart 2008

Hiç yorum yok: